Sanatı, tasarım yapmayı çok seviyorum ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok uzun yıllardır tasarım yapıyorum. Aklımla, duygularımla, ellerimle dokunduğum şeyleri daha iyi, daha estetik, daha güzel hale getirmek, keyifli hissettiriyor. Maceram; çocukluğumda elime geçirdiğim kalemlerle, sonraki yıllarda Amiga 500'e yükleyip kullanmayı öğrendiğim Deluxe Paint'le yaptığım resimlerle başladı. İnternetin ilk dönemlerinde ilgilenmeye başladığım dijital tasarım ise benim için bir tutku oldu. Bu tutkumu eğitimini de alarak hayatımın önemli bir parçası haline getirmeyi de başardım. 2000 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünden mezun olduktan sonra 10 yıl çeşitli ajanslarda tasarımcı ve sanat yönetmeni olarak pek çok markaya tasarımlar yaptım. 350'ye yakın projeye imza attım, bir çok ödül kazandım. İşime böyle tutkulu baktığım için, bu zaman diliminde sanata ve tasarıma değer veren kişilerle çalışmayı çok sevdim.

Sanata, iş dünyasının gerçek koşullarında realize edilemeyecek bir tutku gibi bakıldığını da biliyorum. Ve hayal gücüm sınırsız olsada, bunu gelişi güzel, orantısız kullanmamaya özen gösteriyorum. Herhangi bir proje üzerinde çalışırken hayata geçip geçmeyeceğini, faydalı olup olmayacağını çok önemsiyorum. Bir proje; minimum bütçelerle ve sürelerde yapıldığında iyi olmaz mı? Herkes genelde böyle söyler ve ister. Gerçek dünya da budur aslında. Ama müşterilerin isteklerini dikkate alarak, onlar için en iyi projeyi, onlara özel yapabilmek zordur. Ben de tam olarak böyle bir iş yapıyorum. Onları dinliyorum, anlamaya çalışıyorum. Önerilerde bulunup fonksiyonel tasarımlar yapıyorum. Butik tasarım işi diyorum ben bu sürecin tümüne. Size özel dikilmiş gömlek gibi düşünebilirsiniz. Ölçüler size özel alınıyor, kumaş seçimi yapıyorsunuz, özel ihtiyaçlarınızı belirliyorsunuz ve gömleğinizi dikilyorum. Bu arada kötü bir kumaş seçerseniz sizi uyarıyorum ama çok ısrar ederseniz o kumaşla da dikiyorum gömleğinizi... Güzel günlerde kullanıyorsunuz. :)

Einsten'ın bir kedisi var mıydı, bilmiyorum ama bu sözü çok doğru! Ben de kedileri çok seviyorum. Evimde beslediğim Bal ve Mumu dışında sokaklarda yaşayan her kediyi de sahiplenebileceğim imkanlarım olmasını çok isterdim. Arabamın bagajında taşıdğım kuru mamaları onlarla paylaşmaktan, güzel gıdılarını okşamaktan öte gidemiyorum. Kediler harika yaratıklar. Ve hayatımda çok önemli yerleri olduğu da kesin...

Farklı tasarım disiplinlerini bir araya getirebilmek, farklı alanlarda kullanabilmek beni çok mutlu ediyor. Tipografiye olan aşkımı; internet sitesi tasarlarken kullanabildiğim gibi, ahşap üzerine yazdığım yazıda da kullanabiliyorum. Tasarım ofisim dışında keyifle zaman geçirdiğim bir de atölyem var. Özellikle doğanın en güzel parçası olan ağaçlarla çalışmamı sağlıyor. Özetle ahşap bir kedi evi, yağlı boya bir tablo veya bir internet sitesi fark etmeksizin tasarım benim hayatımın bir parçası.